31 Mart 2014 Pazartesi

21


Gece boynumun ağrısıyla uyandım .
Sokakta neşeyle sek sek oynayan çocuklar gibi ,acı içinde su içmek için mutfağa yöneldim .. 
Bir yandan ,yatağından kalkıp su içmeye bile gidemeyen ,derdini söyleyemeyen insanlar var, "şikayet etme "deyip halime şükrettim..
Elimdeki yarım kalmış su bardağını salondaki sehpanın üstüne bırakıp pencereyi açtım . 
Sokağın yüzü, kapkara Afrikalı bir çocuğun yüzüne andırıyordu .O çocuk gülüyor olmalıydı ki ,Dişlerinin beyazlığı Ay ışığından sebep, Mezarlığın üzerine yansıyordu ,hep aynı sükut içindeydi ölüler ,ölülerden çıt çıkmıyordu ..
Ölmek dedim ,sıkışmış şu bedene hapsolmuş ruhu özgür bırakır, insan bu rezil ,bu adaletsiz dünyada 
"Neden yaşamak için neden arar ki ?"diye düşündüm .Penceresi mezarlığa bakan tek nefeslik odalarda başka ne düşünür ki insan ? 
Sigara dumanından hafif sararmış tülle mezarlığın üstünü örttüm,.Hava serindi ölüler de üşüyordur belki ?
"Ne saçma şeyler düşünüyorsun "diye kendimi azarladım ..Sonra kitaplıktaki raflarda beni özleyen ama hiç sesini çıkartmayan kitaplarımı kontrol ettim .
Orhan Veli ,İskender Pala ve Sabahattin Ali'in arasında sıkışmış bana bakıyordu ,hem de bütün şiirleriyle..Aldım rastgele bir sayfa açtım .En sevdiğim şiirini bilmem kaç kez den sonra, bir kez daha okudum ..
Şöyle diyordu rahmetli " Annemi ölmüş gördüm rüyamda. Ağlayarak uyanışım ,Hatırlattı bana, bir bayram sabahı ,Gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp Ağlayışımı.
Bir keresinde bende görmüştüm Annemi rüyamda .Sımsıkı sarılıp öyle ağlıyordum ki ,nasıl etkisinde kaldıysam uyandığımda kendimi ağlarken buldum..

"Erkekler ağlamaz " diyorlar ..Yalan ,insan olan ağlar kardeşim...


30 Mart 2014 Pazar

20



Kübra ve Ebrar hemşireye ,çam kokusuna ,Hep içinde gözyaşı olan ambulans seslerine ,telaşla ,endişeyle ne yapacağını bilmeyen insanların, oradan oraya koşuşturmalarına ,yakınlarını kaybedip bilinçli bilinçsiz isyan eden insanlara ,ağır ilaç kokusuna ,haşlanmış tavuğa ,patates püresine ve griye çalmış tavana veda etme zamanı gelmişti .bir elimde değnek ,diğer elim ağabeyimin boynunda seke sekehastaneden çıkmıştık. yalnızlığımın köşkü ,yani evim ,eminim beni dört gözle bekliyordur...

Yaklaşık 20 dakika sonra evimin önündeydik .En son koşarak indiğim merdivenleri güç bela çıktım .O sabahki telaşımı , yaşadığım tarifsiz heyecanı an be an yaşadım.Ailem ve komşularımdan bazıları geçmiş olsuna geldiler bir müddet sonra herkes kendi dünyasına, bende kendi dünyam olan yalnızlığıma çekildim .Ev yeğenlerim tarafından temizlenmiş ,çamaşırlarım her zamanki gibi yıkanmış,ütülenmiş istiflenmişti ..Salonun mezarlığa bakan penceresini açtım hava tertemiz mezarlık yine yemyeşildi.Başımı biraz daha uzattığımda binaların arasından denizin ve Burgaz adanın bir kısmı görünüyordu .Evimizin ilk hali gözümde canlandı tek tük müstakil evlerin olduğu zamanlarda ,çardaktan bakıldığında Yalova'dan Fenerbahçe'ye kadar ayaklarımızın altındaydı .Zamanla binalar yükselmiş manzaramız daralmştı ..Şimdilerde pencereden sarkmadan denizi göremez olduk ..

Sonra değneği tekli koltuğa bırakıp,yalnızlığımın ikinci manzarası olan bembeyaz tavanını izlemek için uzandım ...

19



Nedenini bilmediğim bir isteğe yenik düşerek ,arama tuşuna bastım.
Telefon meşgule verildi ,tekrar aradığımda ulaşılamıyordu ..
Bunca vicdan azabı çeken ,pişmanlığını gözyaşlarıyla dile getirip telefonu kapatan birinin hiç bir şey yokmuş gibi açıp konuşmasını beklemek zaten akıl karı değildi ..
Heyecanlanmış kötü düşüncelere dalmıştım ,yine intihar etme olasılığı yüksekti, evine gidemez ve kimseyi de gönderemezdim ..
Tekrar polisi aramalı mıyım, diye düşündüm..
Bunları düşünürken mesajlar bölümüne girip dördüncü mesajı açtım .
Mesajda şunlar yazıyordu ..

" İnandığım ,hayalini kurduğum mutluluk artık çok uzak .
Ölüme bir adım atıp ,sonsuzluğa koşma arzusuyla doluyum.
Beni hayattan koparan her kim varsa ,cehennemde buluşma umuduyla .
Elveda .."

Sonra beşinci ve son mesajı ...

" En sevdiklerimin ihanetleriyle düştüğüm şu durumdan hiç tanımadığım sizden neden yardım istedim ki ? Umarım beni kendi halime bırakır gelmezsiniz ,keşke sizi hiç aramasaydım "

Önce ölümü arzulaması sonra hiç tanımadığı bir insanı arayıp intihar edeceğini söylemesi ve üstüne bir de adres ve saat vermesi ,şuru yerinde bir insan olmadığını gösteriyordu.Bu durumun içinde bir an sağlıklı düşünüp bunun yanlış olduğunu beşinci mesajda algılamasını da yok sayamayız ..
Kaderimin beni sürüklediği çıkmaz sokakların birine daha adım atmış ve kaybolmuştum.Zaman ne gösterecek bunu zamanla öğrenecektim ..

Aradan 17 gün geçmiş ,bir kaç kez aramış telefonu kapalı olduğu için aramaktan vazgeçmiştim. 
Yaralarım iyileşmiş dikişlerim alınmış ,değnekle de olsa yürüyebiliyordum.Ama Necip yoktu artık ,akşam sohbetleri yoktu .Necip Samsun'daki aile mezarlığına defnedilmiş ve ben en sevdiğim arkadaşımın cenazesine dahi katılamamış .

Aklımdan hiç çıkmayan sorular, sürekli beynimi kemiriyordu 
"Hala yaşıyor mu ,yoksa intihar mı etmişti ?"

18



Kararsızlığımın verdiği çaresizlik ,elimi ayağımı bağlamış ,Bütün dış seslere kulaklarımı kapatmıştım.Telefonun ekranında numara,parmağım arama tuşunda bir müddet öylece kaldım. Bu sessizlik ,Ebrar hemşirenin odaya ağrı kesici iğne vurmak için girdiğinde son buldu .Telefonu yatağın üzerine indirip Ebrar hemşireye belimin ağrıdığını yatağın ön tarafını biraz daha kaldırmasını ve pencereyi açmasını rica ettim .Nefes alamıyor ruhum daralıyordu .Yatağım pencereden uzak olduğu için dışarıyı göremiyordum ama en azından hastane bahçesindeki çam ağaçlarının kokusunu yağmurun sesini ,araba kornalarını ve insanların tam anlaşılmasa da seslerini duyabiliyordum ..
Ebrar hemşire elindeki iğneyi göstererek "önce iğne "diyerek tebessüm etti.
İğneyi yaparken ," Ne kadar zamandır bu hastanedesiniz ? "diye sordum 
"Bu ay sonunda iki sene olacak ,canınızı yakmadım değil mi ?"diye sordu 
" Yok yakmadınız " diyerek zoraki tebessüm ettim ..

Ebrar hemşire yatağımı kaldırıp pencereyi açtıktan sonra tebessümünü de alarak ,diğer hastalara bakmak için odadan çıktı ..Telefonun tuş kilidini açıp numaraya bir kaç dakika daha baktım ..


Çivi

Kafana çivi çakmayı bile düşündüm.
Ama daha kötü bir şeye karar verdim;
Seni görmezden geleceğim.

29 Mart 2014 Cumartesi

17



Dördüncü mesajı okuyacakken telefonumun çalmasıyla irkildim ,arama ekranında görünen numara kalp atışlarımı hızlandırmaya yetmişti .
Neden bilmem ,hiç düşünmeden açtım. Konuşmama fırsat vermeden telefonun diğer ucundaki ses ," "Bana çok kızgınsınız ve asla affetmeyeceksiniz biliyorum ama lütfen önce dinleyin " diyerek devam etti "
Tüm bu olanlar benim aptallığım yüzünden.Sizin geleceğinizden bile emin değildim ,neden arayıp mesaj çektiğimi de bilmiyorum. yalnızdım ,sahipsiz hissediyor ve tüm yaşama umudumu kaybetmiştim ,içine düştüğüm çıkmazdan ,beni sadece ölüm kurtarır sanmıştım.
Siz beni aradığınızda ocağın gazını açmış ,Ölümün koynuna son kez uzanmıştım .Sonra sesinizi duydum , sesinizde hayat vardı ,heyecan vardı bir an kalkıp pencereyi açmak yaşamdan bir nefes çalmak istedim .o kadar halsizdim ki yapamadım...
Gözümü hastanede açtığımda ilk aklıma siz geldiniz .Tüm gün odama girecek "geçmiş olsun "diyeceksiniz diye bekledim. Gelmeyince merak ettim Hastaneden çıktıktan sonra sizi arayıp ablanızdan kaza yaptığınızı öğrendim"sesinde ki titreme hıçkırıklara dönmüştü ,bir müddet konuşamadı bende ne söyleyeceğimi şaşırmış kulağım telefonda kısık kısık ağlamasını dinliyordum ,sonra
"Neden böyle bir şey yaptım inanın bilmiyorum ,dileyeceğim hiç bir özürün kabul edilmeyeceğine eminim .
Hakkınızı helal edin bile diyemiyorum, cehennemde yanmaya razıyım" diyerek telefonu kapattı .Bir müddet ne yapacağımı bilemedim ,kök salmış bir ağaç gibi kaskatı kesilmiştim , ..Ne yapmalıydım ?
Üçüncü mesajı geldi aklıma " İntihar edenler cehenneme mi gider ? " yoksa yine intiharı mı düşünüyordu ? neden düşünmesin ki diye mırıldandım ,bir kez düşünen ikinci kezde düşünebilir ,Bir çok insana zarar vermenin vicdan azabıyla yaşıyordu ,

Aramalı mıydım ?


16


Üçüncü mesaj ..

" İntihar edenler cehenneme mi gider ? "

15



Necip'in ölümüne sebep olmanın verdiği vicdan azabının bitkinliğiyle daldığım uykuya
Ablamın şefkatli ve üzgün sesiyle uyandım 
Ebrar hemşireye durumumu, ne zaman çıkacağımı soruyordu..
Uykulu ve kısık sesle seslendim "Abla sen misin ?
"Benim canım nasılsın ? "deyip yanaklarımda öptü ,Başıma gelenlere çok üzülmüş olmalı ki .ara ara sesi kesiliyor ağladığını belli etmemek, bu durumunu görmememiçin kendini geri çekip nefesini tutuyordu .
"Telefonumu getirdin mi ? " diye konuyu değiştirdim .
"Evet aslında dün getirmiştim ama telaştan vermeyi unutmuşum . şarjını da doldurdum"
Telefonumu alıp yukarı doğru kaldırdım mesajlar bölümünü açacakken ablam " Arayanlara bilgi vermek için telefonu bana getirdikleri gün şarjını doldurmuştum ertesi gün bir kız aradı adını şu an tam hatırlamıyorum .Kazanın olduğu gün onunla randevun varmış gitmemişsin kaza geçirdiğini söyledim hastanenin ismini istedi ,verdim ,hem randevuya gelmediğini iki gün sonra mı fark etmiş anlamadım, sahi kimdi o ?"

"Sonra anlatırım abla "deyip ,o çok merak ettiğim son üç mesajlardan ilkini okumaya başladım ...

28 Mart 2014 Cuma

14



Necip'in ölüm haberi..

Ertesi günü Necipten haber beklerken , Necip'in ölüm haberi ile sarsıldım.Acıbadem'de tartıştığı biri tarafından üç yerinden vurulmuş hastaneye yetiştirilemeden hayatını kaybetmişti .Ve şu anda Samsun'dan ailesinin gelip alması için bulunduğum hastanenin morgunda yatıyordu.Bunların bir rüya olmasını ve artık uyanmak istediğimi defalarca dualarımda Rabbime arz ettim..Sonuç ..Kabul edilmedi .Bunlar rüya değil apaçık gerçekti .Kübra hemşire nöbetini bitirmiş yerine Ebrar hemşire gelmişti .Ondan tekerlekli sandalye istedim Morga gidip en yakın arkadaşımı görmek istediğimi belirttim.Bunun mümkün olmadığını kıpırdamam gerektiğini boynumdaki omiriliğin zedelendiğini ters bir durumda felç geçirebileceğimi söyledi..Çaresizliğim ,arkadaşımın ölümüne sebep olmamın pişmanlığıyla gözlerimi odamın tek manzarası olan griye çalmış tavana yöneltip Necip'le geçen anlarımızı hayal ettim ..

Necip İstanbul'a ailesinin maddi sıkıntıları için Samsun'dan gelmiş ve ailesine daha çok para yollayabilmek için kiralık ev bile tutmamış ,sanayide çalıştığı döşeme dükkanında kalıyordu.Ben iş çıkışlarında yanına uğruyor çay kahve eşliğinde sohbetler ediyorduk hatta bazı zamanlar muhabbetimiz gece yarılarına kadar sürüyor bu yüzden eve gitmiyor bürodaki bir koltuğa kıvrılıp uyuyordum.
Eyüp sultanda sabah namazı, kandil geceleri Aziz Mahmud Hüdai de yatsı namazlarına hep beraber giderdik .Dinine bağlı yumuşak huylu ,kimseye zararı olmayan bir insandı ..
Kazadan önce son konuşmamız geldi aklıma 

"Tuğrul Biliyor musun, hani sana bahsetmiştim ,Bizim köyde çocukluktan beri sevdiğim bir kız vardı ?"Evet biliyorum, hayırdır bir şey mi oldu yoksa ? diye cevap verdim ..
"Evet aslıda oldu diyerek tebessüm etti ,Annem kızla konuşmuş kızında sanırım bende gönlü var bir ay sonra istemeye gideceğiz " 
"Buna çok sevindim kardeşim" deyip sarıldım mutluluktan uçuyor eli ayağına sığmıyordu .Kolay değil her insanın ilk aşkıyla evlenip bir yuva kurması .En azından ben bu şansa sahip olmadım ...
Sonra gerçeğe soluksuz bir acıyla döndüm şimdi hastanenin soğuk morgunda yatıyordu .Kendimi bir insanın ölümüne sebep olmaktan dolayı suçluyor ,vicdan azabı çekiyordum ..Bir daha kimseden gizemli kız hakkında yardım istememeyi, bu olayı kimseye anlatmamayı ,bir sevdiğimin ölümüne daha katlanamayacağımı düşünerek uyuyakalmışım...

13



Odam , ailem ,akrabalarım, arkadaşlarımla dolmuştu .kalabalık bir aile ve çevrem vardı. halime bakıp bakıp bir köşede gözyaşı döken ablamlar, tebessüm edip "iyisin iyisin Maşallah" diyen akrabalar ,kazanın nasıl olduğunu soranlarla yaklaşık bir saat kadar birbirimize hasret giderdik..sonra Kübra hemşirenin otoriter ama bir o kadar samimi sesiyle "evet artık hastamızın dinlenmesi gerek arkadaşlar " taziyelerle herkes yavaş yavaş gitti.Çok yakın arkadaşım olan Necip yanıma sokularak bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sorduktan sonra " "senin arabayı işyerinin karşısındaki arsaya çektirdim araba pert olmuş toplanacak gibi değil ,arabanın halini görünce seni burada bir kaç kırıkla göreceğim asla aklıma gelmezdi .Ben morgdan alırız diye tahmin etmiştim deyip kendince espri yaptı yanına tebessüm katmayı ihmal etmedi"olur bir daha seni hayal kırıklığına uğratmam kardeşim "deyip gülümsedim ."Bu arada arabandan çıkan özel eşyaların örnek mahallesindeki ablana bıraktık haberin olsun " Telefonum Necip telefonumu buldunuz mu ? "Diye heyecanla sordum. "Evet bulduk ama şarjı yoktu "
ablam gitmişti neden telefonumu getirmemiştiki diye düşünürken Necip'in elinden tutup "Senden bir şey rica edicem Necip yardımına ihtiyacım var "."yardım ne demek kardeşim buyur söyle diyerek diğer elini elimin üzerine yavaşca koydu .."kalemin var mı ? Diye sordum. "Yok "dedi . "hemşireden iste gel ama çabuk dedim"."telaşlandırıyorsun beni hayırdır" diye endişeli endişeli bakarak uzaklaştı.bir dakika kadar sonra geldi" söyle " "Acıbadem.cad karameşe sok manolya apt kat 3 daire 9 bu adreste kim oturuyor o evde yaklaşık on gün önce neler olmuş bir araştır kapı görevlisine esnafa ne biliyim sor işte birilerine sonra gelirken ablamdan telefonumu ve şarjımı getir " kim var bu adreste hayırdır neler oluyor " diyerek endişesini daha bir arttırdı. Sorma şimdi ne diyorsam onu yap diyerek Necip'i yolladım..
 

27 Mart 2014 Perşembe

12



Ömrüm hastanelerde ,hasta ziyaretleri ,morgdan yakınlarımı almakla,kazılmış bir mezara sevdiklerimi indirmekle geçti neredeyse. Kalabalık bir ailenin mensubu olmanın acıyla kardeş olmaktan farkı olmadığını çok küçük yaşlarda ilk babam öğretmişti, bizi bu alemde yalnız bıraktığında .. Her telefonun çalışı bir nebze acı verir bu yüzden .Yaprak döken bir ağaç gibi her geçen gün eksiliyor soyağacımız..
Refakatçı olmak dışında hiç hastanede yatmamıştım ..insan bir ömrü yaşarken başına neler geleceğini tahmin edemiyor demek ki ...
Kahvaltımı edip karnım aç bir vaziyette ailemi ve dostlarımı beklemeye başladım .Belki ismini bile bilmediğim, hayatını kurtarmak isterken ölümden döndüğüm o esrarengiz kızda gelir kim bilir ? Merakım gitgide artıyor hayatımı ortadan ikiye keskin bir bıçak gibi bölüp yaşamımı değiştiren bu insanın nasıl biri olduğu ,neden hayatına son vermek istediğini, beni nasıl bulduğunu zihnimi hep meşgul eden diğer cevaplanmamış sorular bölümüne eklemiştim bile..

11



Yorgun ve uykusuz geçen geceden sonra gözlerim uykuya yenik düşecekken Kübra hemşirenin sesiyle irkildim "Günaydın bugün nasıl hastamız ? "Daha iyiyim ama bacağımda biraz ağrı var bir de boynum, bu boyunluk daha ne kadar kalacak ? "
"Gerektiği kadar bunada şükredin geldiginizde öldüğünüzü sanmıştık Ferru hoca çok uğraştı sizi hayata döndürmek için başardı da " Ferru hoca ? Diye ismi tekrarladım 
" Evet hastanemizin en iyi doktorlarındandır bugün nöbetçi sanırım bugün sizi görmeye gelir..

"Kübra hemşire birsey sormak istiyorum " Elbette deyip tebesüm etti" ilk uyandığım akşam bana bir kızdan bahsetmiştiniz hani sevgilim olduğunu sandığınız kız ..."Evet güzel kızdı Allah için ve durmadan hastanenin koridorunda ne yapacağını bilmez bir şekilde sizin uyanmanızı bekledi .Sevgiliniz sandığım için ısrarlarına dayanamayıp bir kaç kez odanıza girmesine izin verdim .Öleceksiniz diye ödü kopuyordu bazen size bir şeyler fısıldıyor sonra gözlerinden yaşlar boşalıyordu .Kübra hemşirenin söyledikleri aklımı karıştırmıştı .Bu kızın o kız olma ihtimali zihmimde şimşek.gibi çaktı. Olabilir miydi ,Neden olmasın ?155 i arayıp adresi vermiştim polisler eve gidip kızı kurtarmış olabilirler.
Sonra işin içinden cıkamayacağım bir soru peydahlandı zihmimde 
peki beni nasıl bulmuştu. ?

10



O gece olanları düşünerek sabahı zor ettim .sağ kol ve bacakta kırık , sol omuzda çatlak ,boyunda zedenenme, gözlük camının kırılıp burnumu kesmesiyle atılan beş dikişi saymassak ucuz kurtulmuştum ..
Korkularım kendim ya da sağlığım degildi .Aklımı meşgul eden ve telefonumda bakmaya fırsatım olmayan o üç mesaj ve kızın kurtulup kurtulmadığıydı.." Telefonum "diye mırıldandım .telefonum kaza yerinde mi kaldı ,yoksa biri o esnada çaldımı acaba diye düşündüm..Numara aklımda değil ama evin adresi hafızama kazınmıştı hastane Kadıköy'de Acıbadem 2 km ötedeydi kalkıp gidemezdim ..
"Aff Allah'ım nasıl bir imtihanın ortasında kırıklar içinde çaresizim .Bir yol göster feraha çıkayım"
Gün aydınlanmak üzere olmalı.. Arabaların korna sesleri yağmurun sesini bastırıyor ,dışarıdan gelen kalabalığın anlamsız sesleri uğulduyordu.
Birazdan hemşire kahvaltımı getirir.Birden aklıma düştü ailem ne durumda acaba çok korkmuşlardır eminim akşam geç uyandığım için kimseyi içeri almadılar bugün sanırım hepsini görebilirim ...

26 Mart 2014 Çarşamba

9



Adının Kübra olduğunu öğrendiğim hemşire konuşmasına devam etti " Çok sevilen biri olduğunuza eminim. Maşallah hastanemiz sizi ziyarete gelenlerle bir doluyor bir boşalıyor .Bu arada sevgiliniz kız günlerce başınızdan ayrılmadı " "Sevgilim mi ?"
Ablamlarla ya da akrabalarımdan biriyle karıştırdığına emindim .."Sevgilim yok diyerek" sözünü kestim .
Nasıl olur akrabanız olmadığını söyledi ve sürekli yanı başınızda ağlayarak "benim yüzümden , benim yüzümden" diye sayıklıyordu..Gerçi iki gündür ortalarda yok ..
Şaşkınlığım gitgide artıyor olanlara anlam veremiyordum .Kafam iyice karışmıştı sağlıklı düşünemiyordum ..
Acaba kıza ne oldu .Yoksa ölmüş müydü ?Polisler eve gitmiş miydi ?
Beceriksiz ,Sen zaten ne işe yararsın ki ? kendime kızarak mırıldandım.
Kübra hemşire bir şey mi dediniz anlayamadım" diye yüzüme doğru yanaştı.Başım sürekli sabit tuttuğumdan bana doğru eğilmeden yüzünü göremiyordum "Hayır size demedim diye kısık sesle başımı yukarı doğru kaldırmaya çalıştım ...

8



Ağır bir ilaç kokusu burnumun direklerini sızlatıyor ,göz kapaklarımı kaldırmak , bir haltercinin ağırlığı kaldırırken zorlandığı kadar beni zorluyordu ,Hafif griye çalmış beyazlığını kaybetmiş bulanık bir tavan gözüme ilk çarpan nesneydi .Boynumu yan tarafa çevirmeye çalıştım .Keskin bir ağrı ve çenemi bastıran boyunluk buna izin vermedi .
Hastane odasında olduğuma kanat getirdim ve ölmediğime sevindim ...
Çok şükür ...
Aklıma ilk gelen saatin kaç olduğuydu "Hemşire ,Hemşire "diye bağırdım ama sesim fanatik bir taraftarın derbi maçından sonraki sesinden farksız, cılız ve kısıktı ..Buna rağmen hemşire sesimi duymuş olmalı ki Artık kiminle konuşuyorsa" Hastamız uyandı galiba ,sonra görüşürüz canım" dediğini duydum.Bu orta yaşlı olduğunu tahmin ettiğim hemşirenin sesi ve o sesle birlikte bana doğru geldiğini fark ettiğim adımlarının geldiği yöne doğrulmaya çalıştım .Bu ne mümkündü ..!

-Nasılsınız ? 
+Sanırım iyiyim 
+Saat kaç oldu ?
-Dokuza geliyor ..
+Sabah dokuz mu ?
-Hayır akşam ..
+Ne zamandır buradayım ?
-Yaklaşık 10 gündür

25 Mart 2014 Salı

7



Telefonun diğer ucunda yumuşak tiz bir ses "155 polis imdat ..!
Yükse sesle ve telaşla "Lütfen vereceğim adrese bir ekip yollayın,bir insanın hayatı söz konusu " karşıdan cevap beklemeden, Acıbadem caddesi karameşe sok ,manolya apt kat 3 daire 9 " diyerek devam ettim ,ambulans da yollayın kapıyı kırmanız icab edebilir doğal gazı açıp intihar etmek isteyen biri var ."
Karşıdaki tiz ses benim ahenkli ve hararetli telaşıma kapılmış olmalı ki sesinin tizliğine heyecan katıp "siz neyi ol " deyip cümlesi tamamlayamadan ,telefonumun zaten az olan şarjı bitip kapandı .Birde bu telefonlara akıllı diyorlar keşke aptal olsalar da şarjları daha uzun gitse diyerek sinirle mırıldandım ..Çaresizlikler üstüste geliyor zaman azalıyordu.
"Allah'tan torpidoda araç şarjım var" diye aklımda geçirdim.Torpidoya doğru eğildim kapağı açtım .Sol elim istem dışı direksiyonu sağ tarafa çevirmişti bir elim torpido kapağında başımı yola bakmak için hafifce kaldırdım.Tarifi imkansız bir gürültü yağmurun ve sileceklerin sesini tamamen kesti.Ne olduğunu anlayamadan iki hava yastığınin birden açılıp yüzümle birlikte gözlüğüme hızla çarptığını ,gözlüğümün burnuma acı bir his verdikten sonra bir kenara savrulduğunu farkettim.Emniyet kemeri takılıydı . Aracın içinde dönmeye başladım ,bir araca mı çarpmıştım , yoldan mı çıkmıştım cam kırıkları her yerde uçuşuyor ve hala kulaklarımı yırtan bir sesle birlikte biryerlere vura vura dönüyordum ..Sonra sessizlik..aracın içinde sağa sola sıçramış kanlarım gördüğüm son şeydi .Sonra bayılmışım...

23 Mart 2014 Pazar

6



Yağmur hızını kesmeyen bir kısrak gibi yağmaya devam ediyor ,silecekler neredeyse ön camı silmeye yetişemiyordu .Camlar buğu yapmaya yüz tutmuş önümü görmem iyice zorlaşmıştı .Yol açıktı ama yağmurla beraber arabamın süratide iyice hızlanmıştı .Birden telefon açmak ,en azından bu rüya gibi olayın gerçekliğini kavramak ve yapabilirsem ikna etmek zaman kazanmak istedim .Cevapsız çağrılardan numarayı bulup arama tuşuna bastım .
Çalıyor ...

Dört ya da beş kez çaldıktan sonra kısık ve uykulu bir bayan sesi " Geldin mi ? " dedi.. Şaşırmıştım neden aradım ki ,belkide uyuya kalmıştı ,Belkide ben oraya gidene kadar gazı açmayacaktı . Arayıp uyandırmamın pişmanlığı tüm bedenimi sardı .
Telaşla " Hayır ama 5 dakikaya kalmaz oradayım sakın düşündüğün şeyi yapma "demeye kalmadan ," Benimle ilk ve son randevuna geç kalıyorsun diyerek önce lafımı sonra kendi sesini tamamen kesti .Buz kesmiştim " Randevuya geç kalıyorsun ne demekti ? yoksa gazı söylediğinden erken mi açmıştı bu neden yapsın ki ,insan neden hem birinin hayatına öylece girip hem yalan söylesin.Sonra aklıma Askerden önce Karasuda oturan teyzeme tatile gittiğimde ,denizde boğulan iki kız kardeşi boğulmaktan kurtardığım an geldi .dalgaya kapılan ama sesi çıkmayan suya batıp batıp çıkan kızın yanına kadar gidip onu tutup kıyıya çıkarmaya çalışırken bu olayı gören ablasının panikle bize doğru geldiğini ve onunda dalgaya kapıldığını ,küçük olanı kıyıya bırakıp ablasını da kurtardığım sonra birbirlerine sarılarak teşekkür bile etmeden ağlaya ağlaya gitmişlerdi..Ama bu durum farklıydı yüzme bilmem yetmiyor zamanla yarışıyordum .Polisi arayıp işi hızlandırmak istedim gazı açmış olabilme ihtimalini yok sayamazdım ..En azından ben oraya gidene kadar polis ya da Ambulans varır diye düşündüm ...


20 Mart 2014 Perşembe

5



İkinci mesaj biraz olsun içimi rahatlatmıştı en azından istanbul'da oturuyordu ,üstelik evime tam olarak 13 km uzaktaydı . . Karameşe sokağını bilmiyordum ama Acıbadem caddesi iş yerime çok yakındı. Hem bu saatte trafikte olmazdı .En önemlisi kapıda arabam vardı .Diğer 3 mesaji yolda okurum diye alalacele üzerimi giyinip kapıdan çıktım .Merdivenleri üçer beşer atlayarak binanın dış kapısını açtım evimin altındaki bakkala ekmek bırakmaya gelen fırıncıyla gözgöze geldim. Benim apartmandan hızla ve telaş icinde çıktığımı görünce hırsız olduğumu düşünmüş olmalı. Çünkü beni tanımadığına eminim eve haftada 2 ya da 3 gece geliyor daha çok işime yakın olduğu için örnek mahallesinde oturan ablamda kalıyorum..neyseki adam korktuğundan mı yoksa başka bir nedenden mi bilmem hiç sesini çıkartmadı .Zaten bende ona bu durumu izah edecek durumda değildim . Arabanın kapısını açtım ve marşına basıp sokaktan hızla aşağı caddeye doğru sürdüm .Torpidodaki zaman saatine gözüm ilişti. saat 6 .20

Burdan oraya varmam 10 dakika kadar sürerdi sonuçta her gün gittiğim yol diyerek kendimi rahatlatmaya çalıştım. Tek korkum yolda herhangi bir sebepten dolayı kaza olmamasıydı..

19 Mart 2014 Çarşamba

4



Heyecandan mı , korkudan mı bilmiyorum ne yapacağımı şaşırmış, elim ayağıma dolaşmış bir halde ikinci mesajı açmaya çalışırken ,biri benimle dalga geçiyor olmalı diye düşündüm .saatin 6 olduğunu gördüğümde bu ihtimal bıçak gibi kesilip atıldı zihnimden. Kalbimin atışları bir anda değişti eğer doğruysa hayatımda hiç görmedigim bir insan, hiç tanımadıği bir insana ,yani bana büyük bir görev yüklemişti 45 dakika sonra yaşaması bana bağlı olan ,adını sanını bilmediğim bir insanın bir anda alın yazısı olmuştum .. Bu nasıl olabilirdi ? ya uzakta oturuyorsa ? Diye gecirdim içimden öyle ya ben İstanbul'da oturuyorum ya o İzmit ya da Kastamonu ya da Bitliste oturuyorsa ?.Bu olasılık bile nefesimi kesmeye yetti.Korkularım hız kazanmış soğuk terler dökmeye başlamıştım öyle ki kurulamadığım yüzümden akan su damlaları terle karışık telefonun ekranına düşüyordu elim ayağım dolaşmış tek bir şey düşünüyor ve Allah'a yalvarıyordum ne olur Allahım uzak bir yerde oturuyor olmasın "

Islanmış ekrandan mesajları zor açtım ikinci mesajda dediği gibi bir adres ve bir not yazıyordu ...

"Acıbadem caddesi karameşe sok .Manolya apartmanı kat 3 daire 9

Lütfen geç kalma..! "

3

Yüzümü yıkarken telefondaki mesajlar geldi aklıma. Havluyu bir elime alıp hızla yatak odasına gittim .İçimdeki merak birden bire korkuya dönüştü. "Birine bir şey mi oldu acaba , biri ölmüş olmalı "diye mırıldandım. Arayan numara rehbere kayıtlı değil, kim bu sabahın köründe 8 kere beni arar ki ? Hem biri ölse tanıdığım insanlar arardı .Sonra Mesajlara baktım aynı numaradan çekilmiş .ilk mesajı okumaya başladım .

" Sizi tanımıyorum ..En az şu an ölümüme sebep olacak insanı tanıyamadığım kadar .neden siz bilmiyorum telefonuma doğum tarihimi yazdım ve sizi aradım .8 kez aradım muhtemelen uyuyorsunuz ve muhtemelen uyandığınızda ben çağrınıza cevap veremeyeceğim .Umarım erken uyanırsınız çünkü sabah 6.45 te ocağın gazını açıp uykuya dalacağım .evimin adresi ikinci mesajda"

2


Hava aydınlandığına ve sokakta kimselerin olmadığına göre çok erken kalktığıma emindim .Lavobaya gitmeden önce yatak odasına girip yatağımla duvarın arasına bıraktığım telofunumu aldım saatin 5.45 olduğunu görünce, " hayret 3 te yatan ben ,nasıl oluyorda bu saate kalkıp kendimi tüm gün uyumuş kadar dinç hissediyorum "diye mırıldandım.. Telefonumu yatağın üzerine atacakken 8 cevapsız çağrı ve 5mesaj geldiğini farkettim .Bu kadar erken saatte beni kim aramış, kim mesaj çekmiş olabilir ? "Bu sabah birşeyler yolunda gitmiyor daha önce yaşamadığım tuhaf bir o kadar garip şeyler oluyor "diye kendi kendime söylendim .Kendi kendime konuşmaların ne zaman başladığını bilmiyorum . Uyumak için uzandığım vakitlerde bile sağ tarafıma ,yani yüzümün duvara bakan tarafa dönüp sesli bir şekilde Allah'a dua ederek uykuya daldığımı çok bilirim .Sanırım bu yalnızlığın bana kattığı rahatlık ya da insanın boş bir evde sese ihtiyaç duyması .çünkü evimde televizyon radyo yok. Daha doğrusu iki tane vardı izlemediğim için birini televizyonu bozulan ablama diğerini bir garibana vermiştim..sonra cağrılara bakmayı unutmuşum..Yatak odasında çıkıp lavaboya yöneldim..

1



Bu sabah ilk defa ,penceremin pervazında yağmurun ve rüzgarın birlikte söylediği şarkının daha önce hiç dikkat etmediğim notalarıyla uyandım .Her sabah telefonumun alarımını bile umursamadan yatmaya devam eden ben bay uykucu ,kendimi bile şaşırtacak bir hareketle yataktan kalktım..
Yüzümü yıkamadan uzun koridordan yürüyerek salonun penceresine yöneldim. Perdeyi aralayarak sokağın sessizligine isyan eden yağmura ,her vakit yemyeşil olan evimin en güzel ve en ibret verici manzarası olan mezarlığa boş boş dakikalarca baktım.. Perdeyi kapatıp elimi yüzümü yıkamak için banyoya doğru yürürken "saat kaç acaba ?" diye geçirdim içimden .

Belki devam eder 
Belki kim bilir roman yazarım ?

18 Mart 2014 Salı

Ortak Alan



Dört buçuk milyar yaşındaki dünyada biz seninle aynı tarih ve saatleri paylaşıyoruz. Ortalama insan ömrünün altmış yıl olduğunu düşünürsek, seninle aynı yüzyıl içinde ömürlerimizi tüketiyor uz. İçinde 193 ülke olan dünyada, 193’te bir olan ihtimal gerçekleşti ve aynı ülkede doğduk. İçinde 2.469.501 şehir varken, 2.469.501’te 1 ihtimal gerçekleşti ve aynı şehirde doğduk. Dünya tarihi boyunca yüz sekiz milyar insan yaşadı ve biz bu büyük rakam içinde aynı elli yıl içinde genciz. Şu an yaşamakta olan yedi buçuk milyar insan arasında seninle tanıştık. El ele tutuştuk, öpüştük. Bütün bunlara tesadüf deyip tesadüflerin ikimizin bir arada oluşunu emrettiği gerçeği ile hayatımızın geri kalanını birlikte geçirebiliriz. Bunun yanında dünya ve tarih bizim birbirimizle tanışmamız ve sevgili olmamız için müthiş çaba harcadı. Bunu görmezden gelmeyi aklından geçirme. Aşk senin ve benim birlikteliğimizin süsüdür, aile boyutundaki gerçekleri zaman içinde yaşayacak ve bizim için yaptıkları için tesadüflere teşekkür edeceğiz.

Şimdi lütfen eline bir harita ve tarih kitabı al, haritada hayatımızın geri kalanını geçireceğimiz yeri seç, ve tarihte de yazılacağımız sayfanın başlığını yaz.
Söylüyorum..;

“Seni seviyorum..”

Kabız

Öyle boktan bir herifsin ki
Sıçsam seni içimden söküp atarım.
Ama öyle bir yerdeyim ki
Ne tuvalet var, ne kuytu bir köşe